Türkiye ekonomisinde 2023 yılının son çeyreği ve 2024 başlangıcına dair sinyaller hız kaybına işaret etti. Üretime yönelik anket bazlı veriler göreli olarak zayıf kalırken tüketimi yansıtan yüksek frekanslı göstergeler daha dirençliydi. Türkiye ekonomisinin 2023 yılının tamamında %4/4 büyüdüğünü tahmin ediyoruz. 2024 yılında ise reel GSYH artışının güç kaybederek %3,4 olmasını bekliyoruz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) aralık ve ocak aylarında toplam 5 puanlık artırım ile politika faizini %45'e yükseltti ve faiz artırım sürecinin sonlandığı mesajını verdi. Enflasyon görünümünde kalıcı ve belirgin bir bozulma olması halinde ise ilave sıkılaşma ihtimaline kapı açık bırakıldı. Şubat ayı başında TCMB Başkanı değişse de ekonomi yönetimi tarafından verilen mesajlar mevcut konvansiyonel politikaların devam edeceği yönündeydi. Bu nedenle Başkan değişimine belirgin bir piyasa tepkisi olmadı. TCMB bankaların yabancı para cinsi mevduat toplamasını daha dezavantajlı kılarak; bunun yerine Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile TL mevduata yönelmeyi teşvik edecek ve piyasadaki fazla TL likiditesini çekmeyi sağlayacak bazı ayarlamalar yaptı. Moody's 12 Ocak tarihinde Türkiye'nin kredi notunu sabit tutarken kredi notuna dair görünümü negatiften durağana yükseltti. Kasım ve aralık aylarında güçlü seyreden yabancı yatırımcı ilgisi, 2024 yılına bir miktar daha zayıf başladı. Aralık ayında yabancı yatırımcıların hisse senedi, tahvil ve eurobond portföyleri 3,7 milyar dolar artarken ocak ayında buradaki giriş 0,7 milyar dolar ile sınırı kaldı. Ocak ayında TCMB'nin net uluslararası rezervleri (NUR) özellikle yerli bankalarla yapılan svvap stokundaki değişimin etkisiyle oldukça dalgalı seyretti. NUR 2023 sonuna kıyasla 4,3 milyar dolar gerileyerek ocak ayı sonunda 30,6 milyar dolar oldu. Yurt içinde ekonomi yönetiminin adımları takip edilmeye devam ederken enflasyonda beklenen düşüşün yılın 2. yarısından itibaren başlayacağına dair sinyallerin alınmasıyla portföy akımlarının yeniden hızlanabileceğim düşünüyoruz. Aralık ayında Noel tatili nedeniyle görece sakin seyreden yurt dışı piyasalar bu dönemde gelişmiş merkez bankalarının kararlarına odaklanırken 2024 yılı başında ise küresel yatırım algısı üzerinde ABD'de güçlü seyreden veri akışı daha fazla etkiliydi. Fed'in aralık ayındaki toplantısına üyelerin 2024'e yönelik faiz öngörülerini 2 indirimden 3 indirime çıkarması ve Başkan Povvell'ın buna eşlik eden güvercin mesajları damga vurdu. Ocak ayı sonundaki FOMC toplantısı ise ilk faiz indiriminin piyasadaki fiyatlamaların aksine mart ayındaki toplantıda gelmeyeceği yönünde mesajlar içerdi. Veri akışının ABD'de büyüme görünümünün dayanıklı, istihdam piyasasının halen güçlü ve enflasyona yönelik göstergelerin de %2 enflasyon hedefinin halen üzerinde olması ile 2024 yılı için piyasada var olan indirim beklentileri bir miktar hafifledi. 2023 sonunda 2024 yılının tamamı için 150 baz puan civarında olan faiz indirim fiyatlaması, şubat ayı başında 115 baz puandı. Avrupa Merkez Bankası da Fed'e benzer şekilde piyasanın faiz indirim beklentilerini ötelemeye çalışan mesajlar verdi ve yaz aylarının indirim için uygun olabileceği belirtildi. Son dönemde Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı'nın küresel deniz taşımacılığı açısından riskli hale gelmesi ve Orta Doğu'da süregelen savaş ile Brent tipi petrol fiyatının yönü şubat ayı başına kadar yukarıydı. Jeopolitik risklerin küresel ölçekte enflasyonist baskıları güçlendirmesi ihtimali piyasaların son dönemde aklına gelen unsurlardan biri olurken aynı zamanda bu durumun gelişmiş ülke merkez bankalarından bu sene içinde beklenen faiz indirimlerini de ötelemesi ihtimali ana riskler arasında yer aldı.
TI1 - İş Portföy Para Piyasası (TL) Fonu, 108,3 milyar lira büyüklüğe ulaşarak Türkiye'de 100 milyar lira eşiğini aşan lira yatırım fonu oldu. TI1 Fonu yılbaşından bu yana %45,78 ile enflasyon üzerinde bir getiri yarattı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ağustos ve eylül aylarında politika faizini %50’de sabit tuttu. Eylül PPK toplantısında metinde yapılan bazı ifade değişiklikleri faiz indirimlerine başlamadan önce para politikası duruşunda bir miktar yumuşama olduğu şeklinde yorumlandı.
Küresel Bileşik PMI bu yılın ilk çeyreğindeki ortalama 52 değerinin ardından ikinci çeyrekte 53 değerini aldı ve aktivitede hızlanma olduğunu yansıttı. Küresel ekonomiye dair veriler imalat sektöründe zayıflık olduğunu, hizmet sektörünün ise sürükleyici konumunda kalmaya devam ettiğini gösteriyor.
