Business World Global - Burak Sezercan - İş Portföy Genel Müdürü
1987 yılında İş Bankası tarafından Likit Fon türünde kurulan ve o dönemdeki mevzuata uygun olarak yatırımcılara küçük birikimlerle günlük getiri imkânı sunan bu fon, zaman içinde değişen düzenlemelerle İş Portföy'e devredildi ve para piyasası fonu adını aldı. Türkiye'nin ilk yatırım fonu olmanın yanı sıra, bu büyüklüğe ulaşan ilk fon olma başarısını da gösterdi.
%45,78'LİK GETİRİ
İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan, 2000 yılında kurulan İş Portföy'ün, ilk günden itibaren farklı yatırım ihtiyaçlarına yönelik olarak sermaye piyasalarının her alanına yatırım yapan çok çeşitli yatırım fonları kurduğunu belirtti. Aynı zamanda sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve teknoloji gibi dönüşüm alanlarındaki fırsatları yatırım fikirlerine dönüştürdüklerini ifade eden Sezercan, getiri potansiyeli taşıyan özgün temalı yatırım fonlarını her bütçeye uygun ve kolay erişilebilir şekilde yatırımcılara sunduklarını vurguladı. Sezercan, "Cumhuriyet tarihinin önemli bir dönüm noktasında, ülke ekonomisinin gelişimine katkı sağlayan bankamızın 100. yılını kutladığı bu süreçte, İş Bankası tarafından kurulan Türkiye'nin ilk yatırım fonunun böyle bir başarıya imza atması, İş Portföy olarak parçası olduğumuz İş Bankası Grubu'nun sermaye piyasalarındaki önemini ve etkinliğini bir kez dah ortaya koyuyor." diye konuştu. Son dönemde uygulanan para politikaları ile birikim sahiplerinin TL'ye yöneliminde artış yaşandığını belirten Sezercan, "Para piyasası fonları, şirketler tarafından nakit yönetimi açısından ilgi görürken, bireyler için de risk almadan reel getiri elde etme imkânı sunuyor. TIl-İş Portföy Para Piyasası Fonu, yılbaşından bu yana %45,78'lik bir getiri sağladı. Fonumuzun büyümesine katkı sağlayan yatırımcılarımıza ve tüm dağıtıcılarımıza teşekkür ederiz." şeklinde konuştu.
2024 yılının ilk 9 ayında yıllık ortalama %3,2 büyüyen Türkiye ekonomisinin 2024’ü %3’ün bir miktar altında bir reel GSYH artışı ile tamamladığını düşünüyoruz. Bu yıl ise riskler aşağı yönlü olmakla birlikte büyümenin %3,5’e hızlanmasını bekliyoruz. Yılın ilk yarısında görece daha zayıf bir büyüme öngörürken, ikinci yarıda ise faiz indirimlerinin etkisinin de devreye girmesi ile ekonomik aktivitenin hız kazanabileceğini değerlendiriyoruz.